ben yaramazım. blogum da ölecek. o sonsuzluğa bir el atma değil. sonsuzluk martısına bir parça simit atma anca. ama simitle doymayacak o martı. sonsuzluğun eğlenceleriyiz o bakımdan. o da herkeş gibi ölecek. bilmenizi istedim. zincirlikuyu mezarlığı olsun diye yapmadım. ben bloglarımı çok kolay ortada bırakır parçalar heba ederim diye yaptım. terapi görmekte olduğum için ben düzeldikçe yazıların düzelişini izlersiniz (manyak smiley).
ezginin günlüğü ne demiş: ne yalnızlık peçete, ne de aşk leke. o durumda ben buraya bi pislik yapıyorum peçetemle sileyim diye. word'e öyle yazmak çok yalnız geldi. o ataç bile yok artık bana arkadaş. sadece ben ve imleciz pencerede. bi de işte yazılar. bir anlama gelmeyen. mors alfabesi gibi. sapık sapık.
Oscar Wilde şu ayarda bir şey demiş: işe yarar bir şey yapıp sevmezsen ne ala, işe yaramayan bir şey yapıp seversen ne ala. ama işe yarayan bir şeyi seversen işte ne oluyor, manyak gibi her yere uygulamaya çalışıyorsun, saplantı gibi, ketliyor o gelişmeyi biraz. edison'un dc'si gibi. ama işe yaramayan bir şeyi sevmezsen, o da yani belli bariz şekilde bok oluyor. bu bok. bilin diye söyledim. daha şekilli sevilesi şeyler yapıncaya kadar (keçi büzüğü). i have toilet humor. bir de manilerimi seviyorum. böyle manyek manyek yazmayı da. içinde bir sanat var gibi geliyor öhö öhö. olmasa da. aslında sadece maniğim şu an. ama ne yapabilirim! ne ha?! bilmiyorum işte. bu kadar içedönük olmasam bir şeyler yaparım. ama insanları anlamaktan olsun korkuyorum. muşum. rorşak dedi. ben de ŞAAK dedim iki tane çarptım. bana mısın demedi. mavişelim ne demek ya. bence sapık duruyo. mavişelim ;) brain STORM. mindfuck. pisi pisi. hortum. kafamda birden fazla ses ve bir heyecan. elfler hediye yapmak için çalışıyor gibi. ama herkes yılbaşından sonra sinen burukluğu biliyor.
Türkçe opera olsun. merak ettim. nasıl olur.
ben yazsam yaparlar mı sahiden. o önemli değil. bir sanatçı için o önemli olmamalı! mı, tabi bu da büyük bir tartışma falan..
aslında ben resim yapmak istiyordum. çünkü simgelerle düşünüyorum. renkler manyağıyım. doku da. bunları yazıda anlatabiliyorsun tabii. ama hem daha zor oluyor o--bu gibi şu gibi demeyi dedem de yapar nitekim ben de öyle yazıyorum, devamlı aleni benzetmelerle. ama yazmak kolay ya böyle. iyi yazmak değil, yazmak. çünkü herkes dilini biliyor konuşmasını biliyor. herkes laf cambazı ve ağzı olan konuşuyor. özellikle kadınlar. bunu bir iltifat olarak söyledim kadınlara. konuşmayı ve sözlü ifadeyi iyi yapıyorlar diye hemen bu negatif bir özellik olmamalı. beni sinir ediyor bu kadını ikincil görme kültürü. yarası olan gocunur doğru. e tamam ne değiştirdi. laf sokmak sayılmaz biri onu dedi mi. bence. evet işte ben aslında resim yapmak istiyorum. ama malzemem yok henüz. ellerim boş kaldı. klavyenin üstüne koydum vurdum vurdum. aslında yalan söyledim ben ressam gibi düşünmüyorum. ben allegorilerle düşünüyorum. bunlar somut olunca çizilesi oluyor işte. olay bu.
ama insan kendini kocaman dünyada ne kadar yalnız hissediyormuş. bunun dışadönük olmamaktan, insanları tam anlamamaktan gelebileceğini yeni anladım. tekrar bağlanmam lazım içdünyamın matriksinden çıkıp. bunun çözümü de yazmak değil bu konular hakkında.
toplum diye bir şey yok mesela. yani toplum özne olarak pek yok. süperegona malzeme yok yani demek istediğim. süperego gereksiz. o bir ilkel mağaraadamı. KaptannMAĞARAADAMIIII!!! iyi ve kötü var mı bilmiyorum ama bildiğim bir şey var, o da, eğer çok katı iyi kötü doğru yanlış çizgilerin varsa, o zaman içinde bir şey, bir yaramaz yumurta, o çizgiyi geçmekten büyük haz duyuyor. o sana diyor aslında, işaret ediyor, çizgisiz bir hayatın güzelliğini. başka bir şey de var o da yansıtma. başkaları böyledir deyince biraz da seninle ilgili bir şey söylüyor bu kimi zaman. çünkü bilmiyorsun başkalarını. ama yalnızca burnunu karıştırdın mı başkalarının karıştırmış olma olasılığını düşünür hale geliyorsun. ya da bu ben. e şey. evet tabii başkalarını daha iyi anlayan insanlar her şeyi baştan a priori anlıyor olabilir. aa bak baştan dedim. a priori de baştan demek. demek ben bu kavrama isim bulsaydım aynını bulurdum. hehe.